Beyin Ölümü Gerçekleşince Fiş Çekilir Mi?
Beyin ölümü… Bunu duyduğumda ilk aklıma gelen şey, bir gün birilerinin başına gelir mi diye düşünmek oldu. Kimsenin başına gelmesini istemem tabii ki ama bir gün belki, ne bileyim, bir kaza olur, ya da hastalık… Fiş çekmek nedir? Beyin ölümünden sonra fişi çekmek derken ne kastedilir? Bir anda bir şeylerin son bulduğuna inanmak mı yoksa sadece bir makineyi kapatmak mı? Bu yazıda bu soruları masaya yatıracağım. Hep birlikte, beyin ölümünün ne anlama geldiğini ve bunun sonrasındaki süreçleri anlamaya çalışalım.
Beyin Ölümü Nedir?
Öncelikle beyin ölümünü anlamak gerekiyor. Çünkü konu karmaşık ve bir o kadar da hassas. Beyin ölümü, beyin fonksiyonlarının tamamen ve geri dönüşümsüz şekilde durması demek. Yani, beynin her türlü faaliyeti sonlanmış oluyor. O kişinin yaşamını devam ettirmek için artık hiçbir şekilde müdahale edilmez. Beyin ölümü, kalp atışı ve solunum gibi hayati işlevlerin makine desteğiyle devam etmesini engelleyen bir durumdur.
İstanbul’da yaşıyorum ve düşündüğümde, her an sokakta ya da trafikte böyle bir duruma düşebileceğimi fark ediyorum. Düşünsene, bir kaza geçiriyorsun, birkaç dakika sonra doktorlar gelip beyin ölümünün gerçekleştiğini söylüyorlar. Kalp atışı devam ediyor ama senin bedenin, zihnin, ruhun, her şeyin duruyor. O an bana ne olurdu diye düşündüm, nasıl hissettirirdi?
Beyin Ölümü Gerçekleşince Fiş Çekilir Mi?
Birçok kişi için bu soru çok doğaldır. Çünkü beyin ölümü ile hayatın son bulması arasında bir fark var gibi görünse de aslında beyin ölümü, hayatın sonunun başladığı andır. Fiş çekmek tabiri de, bir teknolojik cihazın kapatılması gibi, bir insanın yaşamsal işlevlerinin sonlanması anlamında kullanılır. Ancak, fiş çekme işlemi aslında oldukça soğuk ve mekanik bir anlatım. Peki, fiş çekmek gerçekten ne kadar doğru bir tanımlama?
Beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiyi düşünüp ‘fiş çekmek’ tabirini kullanmak, belki de bu insanın hayata dair son bağlarını koparmak gibi geliyor. Ancak asıl olan şu; beyin ölümünden sonra, o kişinin artık bir yaşam fonksiyonu yoktur. Beynin her türlü aktivitesi durmuş ve geri dönüşü olmayan bir süreç başlamıştır. O yüzden fiş çekmek dediğimizde, aslında kişi hayatta değildir. Bir makineyi kapatmak gibi bir şey… Ama tabii duygusal anlamda bakınca, bunu söylemek ne kadar kolay?
Bugün ve Gelecekte Beyin Ölümü: Etkileri ve Anlamı
Bugün, beyin ölümü konusu tıbbi açıdan net bir şekilde tanımlanmış ve uygulanmaya başlanmış durumda. Ama benim aklıma gelen bir başka soru da şu; bu durum, insanlık olarak nasıl etkileyecek bizi? Tıbbi alanda ilerledikçe, yaşamın sınırlarını ne kadar doğru çiziyoruz? Kişinin kalp atışı devam ediyorsa ve makineler o kişiye yaşam desteği sağlıyorsa, o kişi ölü müdür? Bu soruların gelecekte daha fazla tartışılacağını düşünüyorum.
İstanbul’un kalabalığında, insanlar bazen hastanelerin önünden geçerken, makineye bağlı bir hayat sürdüğünü bildikleri birini düşünmeden edemiyorlar. Evet, teknolojinin gelişmesiyle birçok insanın hayatta kalması sağlanıyor ama bu, yaşam kalitesini ne kadar etkiliyor? Beyin ölümü sonrasında ‘fiş çekmek’, bir taraftan da hayatta kalmak için var gücümüzle direnmenin bir sonucu gibi hissediliyor.
Beyin Ölümü ve Organ Bağışı
Beyin ölümünden sonra fiş çekilmesi, aynı zamanda organ bağışı sürecini de başlatır. Bu aşama, kişinin hayatta kalan organlarının başka bir hastaya umut olabileceği bir döneme girer. Ancak burada da önemli bir etik sorun var: Beyin ölümünden sonra organ bağışı yapılması, ölümle yaşam arasında ince bir çizgide yer alıyor. Bir tarafta hayatın devamı, diğer tarafta ise ölümün kabulü var.
Belki de gelecekte, insanlar beyin ölümünü bir tür geçiş dönemi olarak göreceklerdir. Şu anki tıbbi anlayışımıza göre beyin ölümü kesin ölüm anlamına gelir. Ama kim bilir, belki de zamanla, beynin yeniden işlevsel hale getirilmesi mümkün olacak. Teknolojik gelişmelerle bu çizgi daha da silikleşebilir. O yüzden ‘fiş çekmek’ demek bile, belki gelecekte bambaşka bir şey anlamına gelir.
Sonuç: Beyin Ölümü ve İnsanlık Durumu
Sonuçta, beyin ölümü meselesi yalnızca tıbbi değil, duygusal ve felsefi bir mesele de. Her bireyin buna nasıl yaklaşacağı, ne hissettiği, ne düşündüğü çok farklı olabilir. Ben şahsen, bir insanın yaşamı sona erdiğinde, ona saygı gösterilmesini tercih ederim. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiye fiş çekmek, bana biraz soğuk ve yapay geliyor. Ama bunun tıbbi bir gereklilik olduğunu, bir anlamda hayata veda edilmesi gerektiğini de anlıyorum.
Günümüzde teknolojinin geldiği noktada, yaşamın ve ölümün sınırları giderek daha belirsizleşiyor. Kim bilir, belki birkaç yıl sonra, beynin işlevselliğini yeniden kazandırma yolları bulunur ve fiş çekmek yerine başka bir çözüm ortaya çıkar. Ama şimdilik, beyin ölümü ile fiş çekmek arasında kalınan noktada, sadece bir insanın hayatına veda ettiğini kabul etmek gerekiyor.